Doğrudur, yaşar abi çok sevdiğimiz, saygı duyduğumuz bir abimizdir...

31 diil de 30 olması da manidar, tabii...

Fethiye ile rhodos arasındaki çökmedir. Deniz birdenbire derinleşir, bizim küçük takalarla mavi yolculuk yapan ahali 4900 ila 5025m arasında bir su kütlesinin üstünde yolculuk yaptıklarını bilsinlerdir.

Burası girit adasına kadar uzanan "helen fay hattıdır" aslen ölüdeniz dediğimiz enfes doğal güzellik de bu fay hattının milyonlarca yıl önceki bir hareketiyle oluşmuştur.

Işte o ölüdeniz den biraz açılınca bu çökme derhal başlamaktadır. Ölüdeniz 'in biraz açığı 4900 m'lik bir "deniz uçurumudur"!!

Envayi çeşit post giyiyolardı ve vaalla bizden iyi ısınıyolardı...üstelik para da vermiyolardı.

Çufçufçuf buharlı lokomotiften, bugünkü "eurostar" a i.c.e. ye uzanan bir büyük maceranın adı.

1835 de 6 at arabasından bozma vagonu nasıl çekiyo diye büyüyen gözlerle bakılan çufçuf lokomotiften, hemen hiç ses çıkarmadan arkasında 3 km yük katarı çeken siemens vectron lokomotifine uzanan uzun sıçrama...

Trier'lidir, trier de karl marx müzesi vardır.
Ben trier'e hiç gitmedim, o müzeyi de hiç görmedim. Ama var öyle biyer.

Arabayla gidilmemesi gereken bir şehir...paris'ten bile pahalı parking lot, dedikleri zamazingolar...stuttgart filan gözünde tütüyo...7 euro 8 euro bi saat park etmek !!... bi de sınırlı...yani arabayla amsterdam a gelip, arabayı bi yere parkedip şehri gezmeye gidemezsin!! Ya 1 saat ya daen fazla 2 saat park etme süresi...yoksa gelir arabayı çekerler 700 800 euro paranı alırlar...

Çözüm- yakındaki bi kasabaya arabayı park edip şehre trenle gelceksin, ve nereyi gezeceksen tren tramway ya da metro kullanacaksın.

Ya da arabayla bi yerde durcaksın, orayı bi saat gezceksin, sonra arabayla baska yere gidip , inşallah orada da park yeri bulup!!, bi saatte orayı gezceksin...

Ya da...yazdıkları gibi--> bisiklet !! Arabayla yakın kasabaya parketceksin, arabanın üstünde bisikletini de götüreceksin, trenler de bisikletle binebileceğin vagonlar var, onla centraal garına gidip bisikletle gezceksin...

Problem--> şehir karışık kaybolmak mümkün, tlfonun şehir app'ini indirceksin, ve tlfonun hattı tanıycak...

Herifler arabayla amsterdam'a girme diye ellerinden geleni yapmış, bi damlara keskin nişancı yerleştirip arabayla gezmeye kalkanı vurmadıkları kalmış...

Tanım---> çok güzel bir şehir!!

Yılan falan avlar kedi...ve yer yılanı...allah'ın bi hikmeti olarak zehir bezlerini ısırmaz...yılan kedi sokamaz, kedi daha hızlıdır, boynundan ısırır ve boğar yılanı...kobra'yla falan dalaşma videoları var youtube'da...6 7 ısırma denemesi yapıyo kobra ve yiyo pençeyi kafasına...sonuncu pençeyle gözünü çıkarıyo kobra'nın ve kobra arkasına bakmadan kaçıyo...o kobra büyük boğsa yiyemeyeceğini bilir kedi...

Benim kedi kendinden iki kat daha büyük yarasa getirip bıraktı dışardaki paspasa. Hala bilmiyoruz, nerden buldu o yarasayı...bi de yarasalar çok yüksekten uçar, onu nasıl avladı...bilmiyoruz...

Kediden anlayan alman arkadaşlar, senin kedi seni seviyo, o da onun sana hediyesi, yakalaması çok zor bişey getirerek sana olan sevgisini gösteriyo dediler...parçalamış anasını bellemiş yarasanın, orayı temizlerken midem kalktı, ama yapcak bişey yok, o da onun anlayışı...veteriner bi alman kadın var, o söyledi...yiyecek olsa o avladığı yerde yer, evin kapısına kadar taşıyo ki sen onu takdir et, diye dedi...

Uygulanır, ve başarılı da olur. Trafik kuralları yok mu? Uçak kule ilişkisi yok mu?...diğer konular da benzerdir.

-)moskova'dan vladivostok' a giden trans sibirya demiryolu üzerinde 3901 köprü vardır.

-) dünyanın merkezinde bütün dünyayı 10 cm kalınlığında kaplayacak kadar çok altın vardır!!

-) binlerce yıl boyunca domatesin zehirli birşey olduğuna inanıldığı için yenmiyordu.

-) bir mavi balinanın kalbi bir otomobil büyüklüğündedir.

-) tavukların atası dinozorlardır.

-) ayılar köpeklerden 100 kat daha iyi koku alırlar.

-) arılar 10 bin m yükseklikte uçabilirler.

Ilk zamanlarımda yazdığım entry'lerden, güncelliğini hala kaybetmiş değil. Amerikan demiryolu ağı dünyanın en iyilerinden biri.

Ankelotti jolie'nin oynadığı karakterler...

Anket alıyorum bol bol...zeytinyağlı anket pahalı... ama iki ayda bir alabiliyorum. Tereyağlı da alıyorum ama o çok çabuk donuyo...

anket yiycem...salamlı ...mortadellalı anket...kaşar da var...

Sahadışına çok taştı fenerbahçe, sahadışındaki söylem ve olaylar sahada oynayan futbolcuyu çok etkiledi.

Kusura bakmasın ama, Sayın ali koç " ben burada olduğum sürece fenerbahçe 'yi şampiyon yapmayacaklar!!" derken, sahaiçi aktörlerine de (futbolcularına da), "siz ağzınızla kuş, götünüzle balık tutsanız bile şampiyon olamayacaksınız!!" dediğinin farkında olmalıydı!!...

Sen futbolcu olsan, e durum buysa ben niye oynıycam diye kasiim, bi de sakatlaniim, tribünlerden ıslık küfür yiyiim ki, diye düşünmez misin?..

Öyle laf edilir mi lan?... bi de açıktan edilir mi? Kameraların mikrofonların önünde...

Herkes cengiz ünder'e sallıyo...adam belki bu sahadışı konulardan dolayı " salmıştır ", ne bilceksin...neymiş, formsuzmuş,madem şampiyon olamıycam, ne çıkıcam lan ben antremana falan, 8 km it gibi koşucam...

Halbuki ne büyük yetenek o adam, ne acayip maçlar çıkardı...leo messi'yi koysan onun yerine...belki o da "sallayacaktı" korner vuruşunu dağlara taşlara, ne biliyosun?...

Madem şampiyon olamıycam, o zaman hiç kasmıim öyle şampiyon olamiim, demez misin sen de?! Ben derim...cengiz ünder'in bıyığına takmış bisürü yorumcular...sana ne lan, istersem bıyık bırakırım, istersem göt kıllarımı maviye boyarım, sana ne?...

Sahadışı sahaiçine çok müdahale etti fb'de...o yüzden başarı grafiği yükseleceğine, düştü, fener'in. Gördük işte, oynama "azmi" yok adamlarda...Neden olsun ki, başkan, siz nasılsa şampiyon olamayacaksınız, dedi !!

Yani...

Bu maç, büyüteç altına alınması gereken bir maç. Bütün goller "mizansen" golü...üstünde çalışılmış goller...barış alper'in defansın arkasına sarkması, atılan boş alan koşuları...hepsi mizansen!!

Bu maç direkt, gs teknik heyetinin hanesine yazar. Di mi bi maçta teknik heyetin kendine soracağı ilk soru nedir?"rakip nasıl bir anlayışla oynuyo?!" sorusudur. Ikinci soru "ben bunu nasıl kırarım?!" sorusudur.

Icardi'nin kornerden gelen topa attığı kısa koşu, dönüşü, topa vuruşu mesela... nerden biliyo topun oraya atılacağını?!...antremanda çalışmışlar onu, gayet belli...mertens'in topsuz alan sızmaları...ziech'in uzak şutları, önünde o şut için boş alan bulması...di mi icardi'yi 3 adamla tutarsa, barış alper, ya da ziyech, ya da mertens, boş kalacak...

Rakip icardi yerine mertens'e yönelirse bu kez icardi boş kalacak...

Rakibi iyi etüd etmek...yapılacak antremanı buna göre dizayn etmek...işin sihri orada...

Bunu kim yapacak, gs teknik heyeti yapacak, okan buruk yapacak...

Böyle yenmedi mi chelsea barcelona'yı, almanya brezilya'yı, freiburg bayern münchen'i?!...

Teknik heyet, "video izleme manyağı" olacak, notlar alınacak, antremanlar, boş alan koşuları, paslar şutlar mümkün olduğunca hesaplanacak, buna uygun aktörler bulunacak, aktörler görevlerini öğrenecek...teknik heyetin işi bu!!

Hep öyledir, ödevini iyi yapan öğrenci o dersi daha güzel geçer. Bu maç da onun güzel bir örneği olmuş.

Saf taratftar da "aslan cimbomum, aşkın olayım" diye türkü çığıracak.

Namıdiğer "matrix" ayeti!!

Bu ayetin ne anlama geldiği, hele Einstein'ın izafiyet teorisinden sonra, bu evrenin bir "illüzyondan" dan ibaret olduğu, aslında mekan olarak olarak gördüğümüz şeyin genişleyip daraldığı, halbuki biz onu mutlak sanıyoruz!!, bütün bu yaşamın belki de bir simulasyon olduğu...

Hiçbi şey bi insana "şahdamarından" daha yakın olamaz !!

Ya da şahdamarı sandığın şey aslında yoktur!! Sen aslen "orda" diilsen, o zaman ayetin mahiyeti çok değişir.

Büyük quamtum fizikçi paul dirać'ta "eğer bir tanrı varsa çok büyük bir matematikçi olmalı " sözüyle bu konuya atıf yapmıştı.

Mahiyeti tartışmalı ayetlerden...ama zırcahil adama bile bir mesajı var..."gizemli" bişeyden bahsediyo, bu ayet. O gizemin mahiyetine hiç girmiyo, ama gene de 1500 yıl önceki şahıs da bişey anlıyo.

Budweiser çok yoğun reklam yapmasına rağmen almanya, hollanda ve fransa'da tutunamadı. Türk, mısır ve yunanistan da bayaa iyi bi pazar yakalamışlar.

En kötü alman birası öttinger di mi diğerlerinin bi kasa birası (20 0,5'lik) 13,99 ken öttinger 6,99 falan, yapıp bekletmiyorlar birayı, ne kadar gelişecekse şişede gelişiyo...

Ayrıca pahalı bira prosedürüne de uymuyolar...

O seviyede, yani almanya'da kasası 6,99 olan birayla bile kapışamaz budweiser!!

Budweiser, ya da miller diğer amerikan biraları, oturaklı bi alman birasıyla, mesela, gold ochsen'la mesela stuttgarter hofbräu'yla çiş yarıştıramaz.

Ama mesela efes pilsen'le çiş yarıştırabilir, türkiye de satılır. Almanya Türkiye de bira pazarına girmemiş, hep sormuşumdur kendime, neden acaba, diye...2. Dünya savaşından dolayı mı? Nato'dan mı?..Alman birası türk pazarına girseydi, budweiser falan türkiye'ye giremezdi.

Tuborg mesela ..tuborg bira mı? En muteber bira türkiye de...alman kadını demişti ya, tuvalet bile temizlemem ben o birayla, diye...

Neyse...ama ilginç diil mi türkiye 'de, en iyi bira üreticisi ülkenin çok az ya da hiç pazarının olmaması?!

Ya size ne hikayeler anlatabilirim o konuyla ilgili...ben müzik profisi olduğum için alman çevrem de ona göredir. Bi şarap üreticisi herif var, şarap mahzenleri var çok var, 8 falan(!!), birini trafikten çıkardı, "müzik merkezi" yaptı. O benim en iyi kankalarımdandır.

Bu herif amatör olarak çello calar, şaka maka iyi çellisttir lan herif...

Aileden zengin tipleme (dünyada böyle insanlar da var!)

Bu adam da var o sistem...sizi temin ederim ki, en iyi müzik kalitesi var orda!! ...

Bende vardı geçmişten kalan bisürü plak, hepsi o mahzende!! Arada buluşuruz, müzik dinleriz!!

Eski sistemler kötüdür, diyen kimse, o kişi haltetmiş!!...

Bi otur orda, don giovanni'nin cehenneme gidişini "plaktan" bi dinle !!

Bütün düşüncelerin değişir !!

Eski adamlar--> siz onu unutuyosunuz---> bişeyi o şey kötü olsun diye yapmadılar, "iyi" olsun diye yaptılar!! E iyi bişey pahalıya mal oluyo. Onlar "ödeyebilen lezzetini alsın!!" dediler...

Bugünkü insanlar onu herkesin ödeyebileceği seviyeye çektiler...artık bedava..

Ama... o kalite gitti!!

Bi yerden ödün vercektin, onlar da kaliteden ödün verdiler!!...ama herkese ulaştırdılar! O da çok güzeldi!!

Ama buna bakarak eski sistem yanlıştı, demek...

Orda biraz durmak lazım!! Çünkü eski sistem daha iyiydi!! Ama pahalıydı, herkes ödeyemiyordu.

Çağdışı lafını kimin neye binaen söylediğiyle ilintili söz.

Mesela plak, plakçalar, bugün görünüşe göre çağdışı.. ama mp3 dan çok daha üstün bir teknoloji aslında!! Çok iyi plakçalarlar, 5bin 6 bin euro!! Onun analog hifi teknolojisi de en az 10 bin euro!!

Ama onu gerçekleştirdiğin zaman, beethoven 6 senfoni plağını koyduğunda, sanki berliner philarmoniker 6 m önünde çalıyomuş gibi oluyo!!

E bu kötü bişey mi?

Dijital fotografie 'nin de hiçbi zaman analog fotografıe'nin yerini tutamayacağını, çok pahalı olduğu için dijital kullandıklarını, titanik rejisörü james cameron(!!) bile söylüyo!!

Teknoloji ney? Neyi amaclıyo? Bugünkü, "çok ulaşımı" mümkün kılıyo...kalite n'oluyo bu arada?..

Allahtan bunu böyle genellemeyen adamlar var internette. Bu başlık bana sorsan, ağır saçmalamış...

Eski şeyler hiçbi zaman kötü diildi...

Siz bilmezsiniz, eskiden bi plak 40 50 euroydu!! Plağı alabilmek için haftalarca para biriktiriyordun!!

Neden acaba? Kaliteden dolayı olabilir mi?